30 Ağustos 2009 Pazar

Ozum tukendi...



Bu parti yapmak zor zanaat anacigim. Hele ki, hem parti hem doktora yapmak daha da zor, hatta zor otesi. Kanepede cokus yasadigim 3. gun 1 hafta icinde, hayir haftada 7 gun cekiyor, nasil yane? Ben irademi kullanip hayir diyorum, 10 kez hayir diyorum, 5 kisiye yok diyorum ama karsinizda hayir diyemeyen bir insan var, sonra yine yeni yeniden ver elini disari cikmalar, gece gezmeleri. 5 saat uykuyla surunmekteyim bugun, yarin haftanin ilk gunu, yapacak tonlarca is ve bugun katinilacak bir yemek partisi ve yapilicak icli kofteler ve sarmalar. Hayir kulaga super geliyor aslinda menu ama tukenmisim ben, bugunun yarini da var, yarin yapilacak is listesini ise ne siz sorun ne ben soyleyim. Vay ki vay...:)

Facebookumu iptal ettim bu arada, ayyy bu kadar sacma bir ise bu kadar fazla zaman harcamam ne ilk ne son, ama bir arada olsa bir dur demek lazim. Dedim gitti 1 haftaligina, ama kendimi bariz tutuyorum, ah bu merak yok mu?:)

Ayse Arman'in Hincal Uluc'la ropotaji var bugun hurriyette. Ikisi de cinsellik hakkinda rahat konusabilen, Turkiye icin biraz acik tipler, hos bir sohbet olmus. Ikisi de ayri savlari savunmak da: Asksiz seks olmaz ya da sekssiz ask olmaz diyerekten. Bence ikisi de olabilir, ikisi de pek cok insan tarafinda yasanmak da. Ama en guzeli ne derseniz, ikisinin bir arada oldugudur kanimca. Ama su hayatta bir tek olmaz vardir, o da olmaz olmazdir:) Lopur lopur goturecegim sarmalarin ozumu kendine getirmesini umut ediyorum, bu hafta da yikilmadim bu sosyal ve is temposunda, durulayim istiyorum, 2 saat evde oturunca da saskin ordek yavrusuna donuyorum. Ah derdime bir care!!!....

28 Ağustos 2009 Cuma

Suclusu biziz....


Gunlerdir yazacagim bir firsat olmadi, dans, parti, dostlar, spor, deney derken yine dostlar. 24 saat ne kadar bir gune oysa ki:) Dun tabi yikildim ve oglen saatlerinde kurdugum yatak hayaliyle bulustum sonunda. Hep diyorum, yine diyorum duzenli hayata gececegim, evde yemek yiyip, erken yatip erken kalkacagim, spor yapacagim ama demekle kaliyorum tabi...

Dun "The Women" filmini izledik, hicbir erkek karakter oynamiyor filmde, ama karakter olarak ordalar sadece gormuyoruz. Meg Ryan kocasi tarafindan Eva Mendez'le aldatiliyor. Simdi Eva Mendez'de tas hani ya, Meg Ryan'da sevimli...Hep ailesini mutlu etmeye calisan biraile kadinina karsilik, basit, genc ve suh kadin tercih ediliyor baslarda; sonunu anlatmayim:) Neyse; gunlerdir dusunuyordum zaten bu habire yardirdigim erkekleri bu hale getiren biz kadinlariz olanlari suclusu diye... Hpe manken gibi olmak zorunda hisseden biz kadinlar, eile ve es icin hayatini hice sayan, aldatilip susan, dayak yiyip "Erkek dover de sever de diyen", ya da kuyruk salladigindan yada mini etek giydiginden tacize ugrayip hak ettigini dusunen biz kadinlar, aslinda siz kadinlar... Yani kendimive bazi tanidigim insanlari bu gruptan soyutlayacagim ama bu kitlenin hic de azimsanamayacak kadar cok oldugunu soylemeden edemeyecgim. Biyolojik bir sorumlulugumuz oldugumuz dogrudur, hormonlarla desteklendigi dogrudur, zevkle aile icin fedakarlik ettigimiz de ama bunlarin sonucunda pek cogumuzun kendini hice saydigi da yalan degil. Hep kaliplarda davranmak zorunda olan kadinlarimiz, buna karsi cikacak cesareti olmayana kadinlarimiz. Eeee bekar, cocuksuz, eli ekmek tutan biri diye konusmam kolay gelebilir ama ben biliyorumki her kadinin icinde o muthis canavar var, herseyin ustesinden gelebilecek gucumuz var, hayat zor ama biraz cesaret hayati daha kolaylastirabilecek belki de. umarim bir gun kadinlara yardimci olacak gucum olacak ve mutusz kadin ve cocuklara yardim edebilecegim. ama ilk once her kadin kendine olan sorumlulug yapip, bir insana ihtiyaci olmadiginin bilincine varmalidir. Daha guclu kadinlara, herkesin icindeki amazon kadinin kesfettigi guzle gunlere...:)

12 Ağustos 2009 Çarşamba

Of aman ay:)

Ehhh geldim yine. Haftada bir ugruyorum, ya simdi bircok paylasim grubuna uye olunca nerde ne paylasacagini sasiriyor insan, bir de kimseyle paylastigim da yok bu blogu, dok icini rahatla gibi oluyor bu aralar. Icime hep dokuyorum ben zaten oyle bir sorun var, icimde birsey tuttugum cok zor gorulur:) Yahu ben geldim laba, yapacak oyle cok analizim var ki, of ki of. Basladim mi? Baslamadim, hatta gazetelerin magazin eklerini okudum, discovery magazin, nature okudum ama yine de baslamaidm. Hani kendi konumla ilgili makale okusam super olacak ama olamadi henuz:) Analiz zor is anacigim, deney yapmasi zevkli, teknisyen gibi davranmasi guzel; gel gorki bir asama geliyor bu yapilanlarinin hepsinin yorumlanip bir hikayeye donusturulmesi gerekiyor. Yas ilerledikce de ne yaraticiliktan eser kaliyor, ne de haya gucunden, oyle giriliyor bir kisir dongune debelen dur.
Haberlerden bahsedesim var, bilimsellikten bahsedesim var, dun izledigim guzel filmden bahsedesim var... Seciyorum film, hic yoktan eglenceli:) Vicky, Christina, Barcelona filmin adi, izlenesi bir film, super degil ama oldukca eglenceli ve guzel. Iki farkli karakterde kadinin Barcelona'da yasadiklari konu aliniyor oldukca guzel bir sekilde. Mantikli ve kalbinin sesini dinleyen iki kadin diye ayrilabilir ama bundan cok daha detayli aslinda ayrimlar. Mantikli, olmasi gereken ve normalar icinde mutlulugu bulacagini dusunen bir kadinin sinirlari disina cikisi ve secimi var bir yanda. Obur yanda ise, cilgin, gozu kara, ne istedigini bilmeyen ama ne istemedigini ogrenmis bir kadin. Eee tabi kendimden cok seyler buldum, ikisi de olmamaya calistigim kadin figurleri sanirim gozumde gariptir ki; tabi olmamaya calismalarim farkli zamanlara gelmekde. En guzeli olurunca yasayip, kendini ve hayati oldugu gibi kabul etmek... huzur ve mutluluk hic de uzak degil boyle dusununce:)))

5 Ağustos 2009 Çarşamba

Ortaya karisik


Sevgili blog:),

Geri geldim kendi dogal ortamima, dostlarimi gordum, arkadaslari, eglendim guldum, sevgili gordum, sevgilisiz kaldim, tatil yaptim, deney basladim. Yazamadigim surenin ozeti boyle oldu, tabi detaylar; uzuntuler, sevincler, celiskiler, mutluluklar, yorgunluk da cabasi oldu. Sevgilinin pek de sevgili bir sevgili olmadigi, deger gorulmedigi, saygi duyulmadigi dusunuldu. Bir bitis surecine girildi, daha dogrusu bitti ve sindirme sureci yasanmakta simdilerde... Hep bir umutla baslaniyor, ama umut dolu surmuyor iliskiler, ayrilmanin da dogrusu, dogru zamani, kirmadan yapilani yok anladimki. Cok sozler soyleniyor, her ne kadar ugrasmayacagim soylemeyecegim dense de. Ben hakliyimi gosterme cabasi biraz arkasindaki, biraz da duzeltme umudu. Neyseee, bu da boyle son bulan hikayelerden oldu, az can yakarak, cok kotu zamanlamasi olmadan. Insan ne celiskili bir yaratik... Ne istedigini bilmek onemli su hayatta, yada ne istemedigini bilmek bile. Tutarli oldugumu dusunen arkadaslar varmis cevremde. Vay be ben kendi tutarsizligimdan bir tutarlilik yaratmisim meger:) Bir de daha beter tutarsizliklar, can yakislar gordukce diyorum ki; benim tutarsizliklarim hic de oyle kotu degilmis, ucu da hep bana dokunurmus. Bu kapanan dosyadan bir cikarim da sayginin, ince dusuncenin sevgiyle bir butun olmasi ve insanin hyavani bencilliginden siyrilmasi gerekliligidir. Bu yazi da burda biter...